Küresel Eşitsizlikte İyileşme Var mı?

Küresel eşitsizlik hakkındaki düşünceleriniz bakış açınıza göre değişmektedir.
Eğer 18 yaşının üzerinde iseniz, muhtemelen dünyanın zengin ve fakir olarak iki parçaya bölünmüş olduğu hikayesi ile büyümüşsünüzdür.
Bu hikaye gerçek küresel eşitsizliğin zamanında oluşturulmuştur. 1970’lerde, dünya nüfusunun %60’ı 3.7 milyar insan gerçekten ileri derecede yoksulluk içerisinde yaşamaktaydı. Eğer bu durumu ve dünyanın gelir seviyesini anlatacak bir grafik halinde gösterecek olsaydık, bu grafik bir deve kamburu gibi gözükecekti. Yüksek geliri olan çok küçük bir grup grafiğin üst kısmında, düşük geliri olan çok büyük bir grup grafiğin alt kısmını oluşturacaktı.
On yıllardır dünyayı tasvir etmek için yarattığımız diller (Birinci, vb., Üçüncü, gelişmiş, gelişmekte) birçoğumuz için derinden kökleşerek popüler kültürümüze hükmetmiştir.
Çok yazık, çünkü bu dünya artık yok.

Kaynak: Gapminder (2017)
Eğer eski moda düşüncelerinizin bazılarını yeniden irdelemeye istekliyseniz, muhtemelen hikayenin değiştiğini öğrenince hoş bir sürpriz ile karşılaşacaksınız.
Bugün, dünyanın 7.5 milyar nüfusundan 0.7 milyarlık kısmı aşırı yoksulluk içinde yaşamaktadır. (günlük 1,9 dolar seviyesi altında). Bu oran dünya nüfusunun %10’undan daha azdır. Sadece şuana dek aşırı yoksulluğun en az oranı değil, ayrıca 200 yılı aşkın süredir yoksulluğun en düşük rakamıdır.
Bu durum tüm zamanların en büyük bir ekonomik başarısıdır. Bir Oxford araştırmacısı olan Max Roser’in belirttiği gibi, son 25 yıldır ön sayfalardaki manşetler herkes tarafından okunmuş olmalı.
Bir günde yaklaşık, 137,0000 kişi aşırı yoksulluktan kurtarılmaktadır.
Bu durumu daha ayrıntılı bir şekilde ele almaya değer.
Kayıtlı geçmişte, çok küçük elit bir grup yüksek standartlarda yaşam sürmüşlerdir. Bugüne kadar insanların büyük çoğunluğu fakirlik çektiler. Burada sadece Charles Dickens tarzı bir fakirlikten söz etmiyoruz. Bizim bahsettiğimiz; kemiklerin kırılması, acımasızlık, günde bir öğün bile yemek bulamamak, toprak kirliliği, sağlık erişimi yoksunluğu, elektriksizlik ve tek bir kazanın bile ölüm anlamına gelmesidir.
Çoğunluğa göre, eşitsizlik sosyal bir sorun değildi. Bu sadece dünyanın bir işleyiş şekliydi.
Son 200 yıl içerisinde bu durum hızlı bir şekilde değişti.

Dünyanın geçmişe nazaran 7 kat hızla artan nüfusuna rağmen, yoksulluk hızlı bir şekilde devamlı olarak düşmeye başladı. Ve son 25 yılda her yıl ortalama 47 milyon insanının aşırı açlık seviyesinden kurtulması ile, bu süreç 1990 yılından itibaren hızlandı.
Bu süreç daha çok Çin sayesinde hızlandı. 1978 ve 2010 yılları arasında, ülkenin ekonomik büyüme oranı her yıl ortalama %10 oranında oldu. Şaşırtıcı derecede 800 milyon insan aşırı yoksulluktan kurtarıldı. Ayrıca, asgari ücret düzenlemeleri ve sosyal refah seviyesinin artışı sayesinde 2010 yılından beri Çin’deki eşitsizliği azalttı.
Bu süreç sadece Çin’de yaşanmadı, Yoksulluğun hızla azalması dünya çapında tüm bölgelerde gerçekleşti. 1981 yılında hemen hemen Çin haricindeki dünya nüfusunun 3’te 1’i aşırı yoksulluk içinde yaşamaktaydı. 2013’e kadar, yoksulluk oranı %12’ye kadar geriledi.
Teorik olarak insanları yoksulluktan kurtarmak için harcanması gereken para miktarı on yıl öncesine nazaran yarıya indi. Bu durum, sadece yoksulluğun yaşanma olasılığını düşürdüğümüzü göstermemekte, ayrıca yoksulluğun yoğunluğuna çözüm bulduğumuzu göstermektedir. Söz konusu çözüm, tüm gelir düzeyleri için gerçekleşmiştir. Dünyanın en fakir %10’unun gelir sınırı son on yılda hemen hemen ikiye katlandı. Aynı zamanda küresel ortalama gelir düzeyi de ikiye katlanmıştır. (yıllık 1100 $’dan, 2010 $’a)
Bugün dünya bizim kafamızda düşündüğümüzden çok daha farklı görünmektedir. 1970’lerde görünen çift deve kamburu kayboldu. Ve gelir grafiği normale döndü. Dünyadaki çoğu insan şuanda bir bisikleti, sağlık hizmetini ve bir mobil telefon almaya gücü yetmektedir.
Alt tabakaların yaşam refahı yükselmekte, ve dünyanın en büyük yardım kuruluşları belirtmektedir ki, bizler yaşadığımız sürede aşırı yoksulluğun sona erdiğine şahit olacağız.
Böylelikle, bir sonraki sefer zamanımızın en büyük ekonomik eşitsizliği ile ilgili bir makale okuduğunuzda, bir dakikanızı ayırın ve kendinize bu makalenin kim tarafından yazıldığını sorun. Sizin düşünceleriniz gerçekten kimi önemsediğiniz ve nerede yaşadığınıza bağlıdır.
Eğer siz Guangzhou’da bir araba işçisiyseniz, muhtemelen Adelaide’de bir araba işçisi olmaktan daha çok dünyanın durumu hakkında olumlu görüşe sahip olurdunuz. Eğer New York’ta bir gazeteci olsaydınız, eşitsizlik hakkında daha fazla makale yazardınız. Ancak Kenya’da Nairobi’nin dev patlamasını rapor eden bir teknoloji gazetecisi olsaydınız, eşitsizlik konusunun gündeminizde olması çok az bir ihtimal olurdu.
Küreselleşmenin İngiltere ve Amerika’da olduğu gibi insanlara zarar verdiği doğru bir olgudur. Bu ülkeler refahın ellerinden alındığı, fakirlerin harcamalarından zenginlerin faydalandığı, kapitalizmin Angelo Saxon modelini takip etmektedirler. Bu politikaların etkileri işçi sınıfı için çok korkutucu olmaktadır. Ve politik tavuklar şimdi evlerine konaklamak için geliyorlar.
Ancak dünyanın toplam nüfusunun çok az bir miktarından bahsediyoruz. Son on yılda eşitsizliğin azaldığı ülkelerde yaşayanların hemen hemen hepsini, Latin Amerika’daki birkaç yüz milyon insanla karşılaştırıldığında ABD’de birkaç bin maden ocağının ne kadarı geçim kaynaklarına, tarım arazilerine ve istihdama aktarılmıştır?
Sondaj riski altında… Küresel vatandaşlarınızın kaderi sizi birkaç OECD ülkesinde çalışan sınıfın kaderinden daha fazla ilgilendirirse, son 25 yılda insanlığın başardığı şeylerden cesaretlenmiş ve motive olmuş olmalısınız.
Ayrıca daha fazlasını yapmak için cesaretli hissetmeliyiz. Hala aşırı yoksulluk içerisinde yaşayan insanların durumuna dikkat çekmeye devam etmeliyiz. Ve siyasi liderlerimizin kendi ülkelerimizdeki eşitsizliği azaltan kanunları ve düzenlemeleri çıkarmalarına ısrar etmeliyiz. Ancak, küresel zaferleri de kabul etmemiz ve başarıları kutlamamız gerekmektedir.
Dünya üzerinde ortalama bir insan olarak bugün, Dünya hiçbir zaman daha iyi bir yer olmadı. Bu hikaye yeterince iyi anlatılmıyor.
Referanslar
Bu makale Medium’da yayınlanan The Decline of Poverty makalesinin Türkçeye uyarlanmış çevirisidir.